akkan 09.06.07
sayın hocam benim sorum bu laserötesi tedavi sonrası tamamen ve kesin olarak bu illetten kurtuldum ve bir daha bu rahatsızlığı yaşamayacağım diyebiliyormuyuz yoksa belli bir zaman sonra tekrar bu rahtsızlıkla karşılaşma olasılığı varmı? daha doğrusu tamamen unuta biliyormuyuz bu rahatsızlığı yoksa zaman içinde yine kendisini yavaş yavaş hissettirebiliyor mu bu rahatsızlık. Birde böylesine güzel rahat ve mükemmel bir operasyonu niye diğer hekimlerimiz uygulamıyor veya bu yöntemden hiç bahsetmiyorlar Hekimliğin amacı İnsan sağlığı için en iyisi en mükemmeli ne ise onu uygulamak veya tavsiye etmek değilmidir? Tarafınızdan böyle bir imkan insanlığın hizmetine sunulmuşsa bence bundan faydalanmak bu rahatsızlığı çeken yaşayan herkesin hakkı olmalı lüzumsuz yere klasik ameliyatların sıkıntıları bizlere çektirilmemeli nedersiniz haksızmıyım? birde hasta olarak bize " KLASİK AMELİYAT" dışındaki her yöntem geçici,tekrarlama olasılığı yüksek yöntemler olarak bilgilendiriliyor EN KALICI VE KESİN ÇÖZÜM NEDİR diye sorduğumuzda " KESİN ve EN ETKİLİ TEDAVİ YÖNTEMİ KLASİK AMELİYATTIR" yanıtını veriyorlar ve açıkcası bizi tereddütte bırakıyorlar bu rahatsızlığımız için müracaat ettiğimiz hekimler. SİZİN DEĞERLİ GÖRÜŞLERİNİZİ ALMAK İSTİYORUM yukarıda arzettiğim konularla ilgili.TEŞEKKÜRLERİMİ SUNUYORUM
Op. Dr. Levent TEZCAN
01.12.09
Sizin de belirttiğiniz gibi, KESİN, ETKİLİ ve EN KALICI TEDAVİ YÖNTEMİ KLASİK AMELİYATTIR. 70 yıldır etkinliğin devam ettiren tek yöntem KLASİK AMELİYAT'tır. Ancak bu yöntemin de ameliyat sonrası duyulan ağrı başta olmak üzere birçok dezavantajlı tarafları mevcut.
Aslında hastalarımız en çok ağrıdan korkuyorlar ama ağrıdan çok daha önemli, ömür boyu devam eden, geri dönüşü olmayan ve düzeltmeye çalışsanız bile çok daha fazla zarar verebildiğiniz minör kontinensi(abdest tutmanın ince ayarı) bozucu etkileri mevcut. Evet, KLASİK AMELİYAT dışındaki her yöntem geçici, tekrarlama olasılığı olan yöntemlerdir. Bu yüzden de bu yöntemlerin belli aralıklarla tekrarlanmaları gerekmektedir.
Farkındaysanız; aşağı tükür sakal, yukarı tükür bıyık misali hastalarımızın isteklerinin hepsini sağlayabilecek bir uygulama-tedavi şekli yok. Etkili ve uzun vadeli bir tedavi istiyorsanız klasik cerrahi mantığını kullanmalısınız. "Ağrı ve diğer çıkabilecek sorunlar en az olsun, beni rahatlatsın yeter ve gerekirse bir daha olurum" diyorsanız , işte o zaman da diğer tedavilerin mantığını kullanmalısınız.
1995 yılında uzmanlık eğitimine başladım. Çömezlik yılım bittikten sonra ilk dikkatimi çeken basur, fissür gibi makatın iyi huylu hastalıklarının pozisyon nedeniyle yeterli görüş imkanı vermeyişi, kirli bölge oluşu, basit görülmesi gibi birçok sebepten dolayı diğer ameliyatlar kadar popüler, yapılmak istenen ameliyatlar olmadığı idi. Bu durum benim için bir avantajdı. Çünkü uzmanlık eğitimimin bir parçası idi ve ilgilenen yoktu. 1999 yılı aralık ayı itibari ile başladığım uzmanlık dönemimde de bu ilgim devam etti. Ancak klasik ameliyat sonrası takiplerim gösterdi ki ameliyat etmekle hastanın işi bitmiyordu, takip ve kontrol edilmeleri gerekiyordu. En azından yara iyileşmesinin tam olarak sağlandığı süre olan 6-8 hf. boyunca... Bu takip süreleri sonucunda farklı, daha önce öğrenmediğim veya dikkatimi çekmemiş birçok tecrübelerim oldu. Tabii, bu tecrübeler sonucunda ameliyat tekniği ve ameliyat sonrası dönemlere ait bir takım değişikliklere gittim. Bu şekilde 2005 yılına kadar geldim. Tabii bu süre içinde 2000 den fazla vaka tecrübem oldu. Ama hala isteneni verememiştim. Sakal ve bıyıktan kurtulamamıştım. Minör kontinens bozukluğunu en aza indirgeyip uzun vadeli tedavi sağlayabiliyordum. Ancak ağrıyı azaltamamıştım. Tamam, ağrı bir süre sonra geçiyordu, ama yeterli değildi, azaltmalıydım. Bu düşüncelerle kasım 2005 yılında gelen 70 yaşındaki bir hasta LASERÖTESİ TEDAVİ'nin temelini atmama vesile oldu. İşlem klasik cerrrahi mantığında olacak, ağrı çektirmeyecek ve zaten yaşı nedeniyle bozulmuş olan kontinensini daha da bozmayacak.... Bu süreç içinde toplam 637 (Aralık 2009) vakamız oldu. Tüm evrelerde kullandık. Artık ne sakal var ne de bıyık.....Bir iki ufak kılımız var tabii ki... Ama bu kılların hiçbirisi ne sakal ne de bıyık oluşturabiliyor... Bilmem anlatabildim mi?
Allah yapısı olan orjinal bir yapının ortalama 30 lu yaşlardan itibaren sıkıntı vermeye başladığını düşünürseniz. Biz kullarının yaptığı bir yapı için kesin, garanti gibi laflar kullanmamız ne kadar doğru olur. Diğer taraftan kesin olan bir şey daha vardır. Cerrahi mantık olduğu sürece vucudumuzun yara iyileştirme mekanizması sırasında oluşan, yine bir nevi allah yapısı, orjinalinden daha sağlam ve daha dayanıklı olan ve fibrosiz denen yeni asıcı bağ sisteminden faydalanılmaktadır. Bu da bizim hastalarımıza daha uzun vadeli, etkili dememizi sağlamaktadır.
Sonuç olarak Laserötesi tedavi kendi kişisel uğraşlarım, tecrübelerim sonucunda ortaya çıkmış bir uygulamadır, modifikasyondur. Hem uzun vade sonucu vereceksiniz, hem ağrısı az olacak, hem erken işe dönme sağlayacaksınız, hem abdest tutma işlevlerine kalıcı(ister minör isterse majör) zarar vermeyeceksiniz, hem de işlevselliği çok güzel sağlayan bir ameliyat yapacaksınız.
İşte aynı kefeye konmaz denen bu sonuçları aynı kefeye koymayı başardım. Bursa'da olmak veya Bursa'da bir gecesini geçirebilmeyi düşünebilen herkese bu yöntem bir alternatif olarak sunulmaktadır.
Aslında hastalarımız en çok ağrıdan korkuyorlar ama ağrıdan çok daha önemli, ömür boyu devam eden, geri dönüşü olmayan ve düzeltmeye çalışsanız bile çok daha fazla zarar verebildiğiniz minör kontinensi(abdest tutmanın ince ayarı) bozucu etkileri mevcut. Evet, KLASİK AMELİYAT dışındaki her yöntem geçici, tekrarlama olasılığı olan yöntemlerdir. Bu yüzden de bu yöntemlerin belli aralıklarla tekrarlanmaları gerekmektedir.
Farkındaysanız; aşağı tükür sakal, yukarı tükür bıyık misali hastalarımızın isteklerinin hepsini sağlayabilecek bir uygulama-tedavi şekli yok. Etkili ve uzun vadeli bir tedavi istiyorsanız klasik cerrahi mantığını kullanmalısınız. "Ağrı ve diğer çıkabilecek sorunlar en az olsun, beni rahatlatsın yeter ve gerekirse bir daha olurum" diyorsanız , işte o zaman da diğer tedavilerin mantığını kullanmalısınız.
1995 yılında uzmanlık eğitimine başladım. Çömezlik yılım bittikten sonra ilk dikkatimi çeken basur, fissür gibi makatın iyi huylu hastalıklarının pozisyon nedeniyle yeterli görüş imkanı vermeyişi, kirli bölge oluşu, basit görülmesi gibi birçok sebepten dolayı diğer ameliyatlar kadar popüler, yapılmak istenen ameliyatlar olmadığı idi. Bu durum benim için bir avantajdı. Çünkü uzmanlık eğitimimin bir parçası idi ve ilgilenen yoktu. 1999 yılı aralık ayı itibari ile başladığım uzmanlık dönemimde de bu ilgim devam etti. Ancak klasik ameliyat sonrası takiplerim gösterdi ki ameliyat etmekle hastanın işi bitmiyordu, takip ve kontrol edilmeleri gerekiyordu. En azından yara iyileşmesinin tam olarak sağlandığı süre olan 6-8 hf. boyunca... Bu takip süreleri sonucunda farklı, daha önce öğrenmediğim veya dikkatimi çekmemiş birçok tecrübelerim oldu. Tabii, bu tecrübeler sonucunda ameliyat tekniği ve ameliyat sonrası dönemlere ait bir takım değişikliklere gittim. Bu şekilde 2005 yılına kadar geldim. Tabii bu süre içinde 2000 den fazla vaka tecrübem oldu. Ama hala isteneni verememiştim. Sakal ve bıyıktan kurtulamamıştım. Minör kontinens bozukluğunu en aza indirgeyip uzun vadeli tedavi sağlayabiliyordum. Ancak ağrıyı azaltamamıştım. Tamam, ağrı bir süre sonra geçiyordu, ama yeterli değildi, azaltmalıydım. Bu düşüncelerle kasım 2005 yılında gelen 70 yaşındaki bir hasta LASERÖTESİ TEDAVİ'nin temelini atmama vesile oldu. İşlem klasik cerrrahi mantığında olacak, ağrı çektirmeyecek ve zaten yaşı nedeniyle bozulmuş olan kontinensini daha da bozmayacak.... Bu süreç içinde toplam 637 (Aralık 2009) vakamız oldu. Tüm evrelerde kullandık. Artık ne sakal var ne de bıyık.....Bir iki ufak kılımız var tabii ki... Ama bu kılların hiçbirisi ne sakal ne de bıyık oluşturabiliyor... Bilmem anlatabildim mi?
Allah yapısı olan orjinal bir yapının ortalama 30 lu yaşlardan itibaren sıkıntı vermeye başladığını düşünürseniz. Biz kullarının yaptığı bir yapı için kesin, garanti gibi laflar kullanmamız ne kadar doğru olur. Diğer taraftan kesin olan bir şey daha vardır. Cerrahi mantık olduğu sürece vucudumuzun yara iyileştirme mekanizması sırasında oluşan, yine bir nevi allah yapısı, orjinalinden daha sağlam ve daha dayanıklı olan ve fibrosiz denen yeni asıcı bağ sisteminden faydalanılmaktadır. Bu da bizim hastalarımıza daha uzun vadeli, etkili dememizi sağlamaktadır.
Sonuç olarak Laserötesi tedavi kendi kişisel uğraşlarım, tecrübelerim sonucunda ortaya çıkmış bir uygulamadır, modifikasyondur. Hem uzun vade sonucu vereceksiniz, hem ağrısı az olacak, hem erken işe dönme sağlayacaksınız, hem abdest tutma işlevlerine kalıcı(ister minör isterse majör) zarar vermeyeceksiniz, hem de işlevselliği çok güzel sağlayan bir ameliyat yapacaksınız.
İşte aynı kefeye konmaz denen bu sonuçları aynı kefeye koymayı başardım. Bursa'da olmak veya Bursa'da bir gecesini geçirebilmeyi düşünebilen herkese bu yöntem bir alternatif olarak sunulmaktadır.